top of page

Yağma Suçu Nedir? – Hukuki Tanım ve Kapsam


kapıyı zorla açmaya çalışan bir hırsız ve yanında silah tutan ikinci bir hırsız

Yağma suçu, bir kişinin başkasına ait olan malı, şiddet veya tehdit kullanarak ele geçirmesi durumunda işlenen bir suçtur. Türk Ceza Kanunu’nun 148. maddesi kapsamında düzenlenen yağma suçu, mal varlığına karşı işlenen suçlar arasında en ağır yaptırımları gerektiren suçlardan biridir. Yağma suçu, hırsızlık ve tehdit ya da cebir eylemlerinin birleşimi olarak kabul edilir. Fail, mağduru zorla malını vermeye mecbur bırakır ve bu süreçte şiddet, tehdit veya zorlayıcı başka unsurlar kullanır.

Yağma Suçunun Unsurları Nelerdir? – Suçun Gerçekleşmesi İçin Gerekli Şartlar

Yağma suçunun oluşabilmesi için bazı unsurların bir arada bulunması gerekmektedir:

  1. Mağdura karşı tehdit veya şiddet kullanılması: Fail, mağduru korkutmak veya fiziksel zarar vermek amacıyla şiddet ya da tehdit kullanmalıdır.

  2. Malın zorla alınması: Mağdurun malı, rızası olmadan ve zorla alınmalıdır.

  3. Maddi çıkar sağlama amacı: Failin amacı, mağdurun malını zor kullanarak ele geçirmektir.

Bu unsurların varlığı, yağma suçunun oluştuğunu gösterir ve fail ağır cezai yaptırımlarla karşı karşıya kalır.

Yağma Suçunun Cezası Nedir? – Türk Ceza Kanunu'na Göre Ceza Miktarları

Türk Ceza Kanunu'nun 148. maddesine göre, yağma suçu işleyen bir kişi 6 yıldan 10 yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. Ancak, suçun nitelikli hallerde işlenmesi durumunda ceza artırılabilir. Özellikle silah kullanarak, birden fazla kişi tarafından işlenen yağma suçları, cezayı ağırlaştıran unsurlar olarak kabul edilir ve 10 yıldan 15 yıla kadar hapis cezası ile sonuçlanabilir. Yağma suçu, toplumda mal varlığı ve kişisel güvenliği tehdit eden bir suç olduğu için en ağır suçlardan biri olarak kabul edilir.

Yağma Suçunda Silah Kullanımı ve Zorlayıcı Unsurlar – Cezayı Artıran Nitelikli Haller

Yağma suçunda bazı ağırlaştırıcı sebepler, failin alacağı cezayı artırır. Nitelikli haller şunları içerir:

  • Silah kullanılması: Suçun işlenmesi sırasında failin silah kullanması, cezayı artıran önemli bir unsurdur.

  • Birden fazla kişi tarafından işlenmesi: Yağma suçunun organize bir şekilde birden fazla kişi tarafından gerçekleştirilmesi cezayı ağırlaştırır.

  • Gece vakti işlenmesi: Suçun gece vakti işlenmesi durumunda ceza artırılır, çünkü bu tür suçlar mağdur üzerinde daha fazla korku ve baskı yaratır.

  • Tehdidin ciddi ve tehlikeli olması: Failin kullandığı tehdit, mağdurun hayatına veya vücut bütünlüğüne ciddi bir zarar verme potansiyeline sahipse ceza daha da ağırlaştırılır.

Bu nitelikli haller, failin daha yüksek hapis cezası almasına neden olur.

Basit Yağma ile Nitelikli Yağma Arasındaki Farklar – Hukuki Ayrımlar ve Yaptırımlar

Basit yağma suçu, tehdit veya şiddet kullanarak bir kişinin malını zorla almak anlamına gelir. Nitelikli yağma ise suçun daha ağır koşullarda, örneğin silahla veya birden fazla kişi tarafından işlenmesi durumunda oluşur. Basit yağma suçunda cezalar daha düşükken, nitelikli yağma suçlarında failin hapis cezası daha ağırdır. Nitelikli yağma suçları, genellikle daha organize ve planlı olarak gerçekleştirildiği için, cezaları da buna göre artırılmaktadır.

Yağma Suçunda Şikayet ve Zaman Aşımı Süresi – Şikayetin Ceza Üzerindeki Etkisi

Yağma suçu, re’sen soruşturulan bir suçtur; bu nedenle mağdurun şikayeti gerekmeksizin yargı süreci başlatılabilir. Ancak mağdurun şikayeti, delil toplama ve soruşturma sürecini hızlandırır. Türk Ceza Kanunu’na göre, yağma suçunda zaman aşımı süresi genellikle 15 yıldır. Bu süre içinde suç soruşturulmaz veya fail tespit edilmezse dava zaman aşımına uğrar ve ceza uygulanamaz.

Sosyal Medya ve Dijital Platformlarda Yağma Suçu – Online Ortamda Yağma ve Hukuki Sonuçlar

Günümüzde dijital platformlarda ve sosyal medya üzerinde de tehdit yoluyla zorla mal edinme (yağma) vakaları yaşanabilmektedir. Online ortamda bir kişiyi tehdit ederek kişisel hesap bilgilerini veya dijital varlıklarını ele geçirmek, dijital yağma suçu olarak değerlendirilir. Bu tür suçlar da Türk Ceza Kanunu kapsamında aynı şekilde cezalandırılır. Özellikle dijital platformlarda işlenen suçların ispatında dijital deliller ve elektronik yazışmalar önemli rol oynar.

Yağma Suçunda Delil ve İspat Yöntemleri – Ceza Davalarında Delil Toplama Süreci

Yağma suçunda delil toplama süreci, failin tehdit veya şiddet kullanarak mağdurun malını zorla aldığını ispatlamaya yöneliktir. Tanık ifadeleri, güvenlik kameraları, mağdurun beyanları ve olay yeri incelemeleri delil olarak kullanılabilir. Dijital platformlarda işlenen suçlar içinse IP adresleri, dijital izler ve yazışmalar kritik delil niteliği taşır. Delillerin eksiksiz ve doğru bir şekilde toplanması, failin cezalandırılmasında belirleyici rol oynar.

Yağma Suçu ile İlgili Yargıtay Kararları

Yargıtay 6. Ceza Dairesi  2021/17526E. 2022/6979K. 10.05.2022 “Türk Ceza Hukukuna hakim olan en temel ilkelerden birisi kanunsuz suç ve ceza olmaz ilkesidir. (TCK 2) bu ilke nedeniyle kanunda açıkça düzenlenmeyen bir suçtan cezalandırma yapılamayacağı gibi kanunda yazılan unsurlara yani tipikliğe uymayan eylemler nedeniyle de ve tabi ki yorum ve kıyas yoluyla cezalandırma yoluna gidilemez.

Tehdit suçunu düzenleyen TCK 106. maddesi; Bir başkasını, kendisinin veya yakınının hayatına, vücut veya cinsel dokunulmazlığına yönelik bir saldırı gerçekleştireceğinden bahisle tehdit eden kişi, altı aydan iki yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. Malvarlığı itibarıyla büyük bir zarara uğratacağından veya sair bir kötülük edeceğinden bahisle tehditte ise, mağdurun şikayeti üzerine, altı aya kadar hapis veya adli para cezasına hükmolunur.

Yağma suçunu düzenleyen TCK 148/1. Bir başkasını, kendisinin veya yakınının hayatına, vücut veya cinsel dokunulmazlığına yönelik bir saldırı gerçekleştireceğinden ya da malvarlığı itibarıyla büyük bir zarara uğratacağından bahisle tehdit ederek veya cebir kullanarak, bir malı teslime veya malın alınmasına karşı koymamaya mecbur kılan kişi, altı yıldan on yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.

Her iki maddedeki tehdit suçunun oluşumu şartları tek tek sayılmıştır. TCK 106/1. maddelerinin giriş kısmı yağma suçunda tehdidi düzenleyen TCK 148/1. maddesine de büyük ölçüde alınmıştır. Ancak tamamı alınmamıştır. Sadece TCK 106/1. fıkranın 1. cümlesinin tamamı, 2. cümlesinin ise başlangıç kısmı alınmıştır.

Şikayete bağlı olmayan 106/1. fıkrası 1. cümlesi "... Hayatına, vücut veya cinsel dokunulmazlığına yönelik bir saldırı gerçekleştireceğinden.... tehdit eden kişi" cümlesi yağmada tehdit kısmını düzenleyen TCK 148/1. maddeye aynen aktarılmıştır.

Buna karşın TCK 106/1. fıkrası 2. cümlede düzenlenen ve takibi şikayete bağlı olan ve iki ayrı eylem, iki ayrı seçimlik hareketle işlenebilen halin sadece 1. cümlesini "... Malvarlığı itibariyle büyük bir zarara uğratacağından bahisle tehdit ederek" ibaresini TCK 148/1. maddesi taşırken "... veya sair bir kötülük edeceğinden bahisle tehdit eden... " kısmını dahil etmemiştir.

Yani yağma suçunun düzenlenmesi sırasında kanun koyucu "Tehdit veya cebir diyerek doğrudan atıfta bulunmak yerine hangi tehdit hallerinin yağmanın oluşumunda etkili olacağını tek tek saymış buna karşın yaralamada, yaralama yerine "Cebir" diyerek 148/3 de "Herhangi bir vasıta ile kendisini bilemeyecek ve savunamayacak hale getirilmesi de yağma suçunda cebir sayılır..." diyerek tanım yapmış yaralama tabirini genişletmiştir. Herhangi bir vasıta ile mağdurun ruhen ve bedenen kendisini savunmayacak hale getirilmesini yaralamanın ötesinde cebir olarak kabul etmiştir. Ve yağmanın oluşmasında seçimlik unsurlardan biri olarak düzenlenmiştir.

Buna mukabil tehditte ise hangi hallerin yağmada tehdit oluşturacağını tek tek saymıştır. Tabiri caizse kanun koyucu tehdit kullanarak yağma suçunu işlemede her türlü tehdidi değil, belli bir ağırlığa, belli bir korkutuculuğa sahip tehditle suçun oluşacağını düzenlemiş TCK 106/1. son cümlesindeki sair tehdidi kapsamın dışında bırakılmıştır.

Bu tespitlerden sonra somut olayımızda; sanığın karısı Nuran’ın müştekinin sahip olduğu otelde uzun süre çalıştıktan sonra müştekinin oteli başkasına kiraya vermesi nedeniyle işten ayrıldığı, yaklaşık iki yıl sonra sanığın müştekiyi arayarak “isimsiz bir telefon aldım, telefondaki şahıs bana “eşin iyi ki o işyerinden ayrılmış, yoksa senin başın belaya girerdi çünkü otel sahibi çalışanlara tacizde bulunuyor dedi, ben de bunu hazmedemedim, Mardinli olarak bildiğim kişilere bunu söyleyerek sana zarar vermelerini istedim, sonra şahıslar ...’den geldiler ama ben vazgeçtim, ancak şahıslar benden gene de 65.000 dolar para istiyorlar, benim verecek gücüm yok” diyerek müştekiden para istediği, müştekinin önce para vermeyi red ettiği ancak sanığın devam eden ısrarlı aramalarından kurtulmak amacıyla 25.000 TL’sını Nuran’ın hesabına havale ile gönderdiği, bir süre sonra sanığın yeniden müştekiyi arayarak “siz benim yuvamı yıktınız, sıra bende, ben yine adam tuttum 40.000 dolar daha para vereceksin” diyerek tehdit ettiği gerekçesi ile sanık hakkında yağmaya teşebbüs suçundan cezalandırılmasına karar verilmiştir.

Tehdidi düzenleyen TCK 106/1. maddesi ilk cümlesi "... Yönelik bir saldırı gerçekleştireceğinden bahisle tehdit eden kişi..." demekte, 106/1 ikinci cümlesinde ise ".... Bir kötülük edeceğinden bahisle tehditle.." şeklinde düzenleme yapmıştır.

Yani sanığın söz ve davranışla, müştekiye hayatına veya vücut veya cinsel dokunulmazlığına yönelik bir saldırı gerçekleştireceğini söylemeli veya göstermeli, mal varlığı itibariyle büyük bir zarara uğratma veya sair bir kötülük edeceğini söylemeli veya göstermelidir.

Bunun doğal sonucu sanık hareketinin veya sözlerinin bir sonuç göstermesi bir kötülük yapılacağını açıkça göstermesi gerekir. Söylediği söz veya davranışından yapacağı kötülük veya davranış rahatlıkla anlaşılmalıdır.

Kanunsuz suç ve ceza olmaz yorum ve kıyas yoluyla cezalandırma yapılamaz ilkesinin doğal sonucu olan tipiklik unsuru suçun oluşumunda ve cezalandırmada en önemli kriterdir. Bu nedenle tehdit suçunun oluşumu için öncelikle tipiklik gerekir.

TCK 106/1. 1.cümle ile birlikte hayatına, vücut veya cinsel dokunulmazlığına saldırı gerçekleştireceğini söylemediği, açıkça görüleceği üzere sanığın sarfettiği ‘siz benim yuvamı yıktınız, sıra bende, ben yine adam tuttum 40.000 dolar daha para vereceksin’ şeklindeki sözlerinde hiçbir saldırı veya yaptırım içeren ibare yoktur.

Sarf edilen sözlerin TCK 106/1. maddesi 1.fıkrasının birinci cümlesinde düzenlemesini bulan ve TCK 148'e de taşınmış olan ".... Hayatına, vücut veya cinsel dokunulmazlığına yönelik bir saldırı gerçekleştireceği mahiyetinde olmadığı çok açıktır. Çünkü sanık ifadesinde herhangi bir saldırıdan bahsetmemektedir.

Yine söz konusu ibarenin 106/1. fıkra 2. cümlesinin ilk kısmını oluşturan ve TCK 148. maddesinde aynen taşınan "malvarlığı itibariyle büyük bir zarara uğratacağına yönelik olmadığı da açıktır."

Tehdit sayılabilmesi için geriye sadece 106/1-f 2. cümle son kısmında düzenlemesini bulan "..sair bir kötülük edeceğinden bahisle tehdit...", kapsamında yorumla değerlendirilebilir. Söylenen sözler en ağır olarak sadece ve sadece "sair tehdit" kapsamında değerlendirilecektir.

Giriş kısmında da açıklandığı üzere yağmayı düzenleyen temel madde olan TCK 148/1 "Tehdit" diyerek atıfla yetinmek yerine TCK 106 kapsamında tehdit sayılan hangi unsurların eylemi yağmaya dönüştüreceğini tek tek saymış ve sayarken diğer tüm kısımları aynen aktarırken 106/1, 1. fıkra 2. cümle son kısmını açıkça kapsam dışında bırakmıştır. Yani TCK'nın 148/1. "sair tehdit..." kısmını yağmayı oluşturan tehdit seçenekleri arasında saymamıştır.

Kanun koyucu ceza miktarı ve sonuçları itibariyle ağır sonuçları olan yağma gibi bir suçun işlenmesinde tehditin belli bir ağırlık ve yoğunluğa ulaşması gerektiğini kastettiği açıktır. Nitekim 148. maddesinin gerekçesinde "... Yağma suçunun tamamlanabilmesi için kullanılan cebir veya tehdidin etkisiyle mağdur malı teslim etmeli veya malın alınmasına karşı koymamalıdır. Bu bakımdan, kullanılan cebir veya tehdidin, kişiyi malı teslim etmeye veya alınmasına ses çıkarmamaya yöneltmeye elverişli olması gerekir. Bu nitelikte olmayan bir cebir veya tehdit sırf mağdurun normalden fazla ürkek olması nedeniyle, malı teslim etmeye veya alınmasına yöneltmişse yağma suçundan söz edilemez ve fiilin hırsızlık olarak nitelendirilmesi gerekir..." şeklinde açıklaması yapılmıştır.

Yargıtay uygulamaları da bu yöndedir. Mesela CGK'ya intikal eden bir olayda kendisini apartman boşluğuna kadar takip eden elinde bali poşeti olan ve diğer eli cebinde olan sanığın "üzerinde ne var" sorusu üzerine korkup paniğe kapılan telefonu veren mağdura "başka ne var" sözü üzerine cebindeki müzik çaları da veren sanığın eyleminde tehdit unsuru gerçekleşmediğinden yağma olmaz yönünde karar vermiştir. (2017/6-1175 Esas ve 2018/518 Karar)

Yine "bu parayı vereceksin, bugün mutlaka bulup vereceksin bana ceza kesildi bunu sen ödeyeceksin" diye ısrarla isteyen daha sonra versin ısrarına rağmen "bu gün bu parayı bulup verecek" şeklindeki ısrarlar üzerine korkup 60 TL'yi verme eyleminde yağma suçunun oluşmayacağına karar vermiştir (CGK 2017/85 esas)

Yağma suçunu tanımlarken özel olarak oluşturulmuş ve tek tek sayılmış tehdit türleri arasında sayılmayan Genel Hüküm niteliğinde olan TCK 106/1. 1 fıkrası 2. cümle 2. kısımda sayılan "sair tehdit" in kıyasen ve yorum yoluyla yağma suçunda da uygulanması açıkça kanun koyucunun amacına ve Türk Ceza Yargısının genel ilkelerine aykırılık teşkil edecektir. Çünkü bir hususu düzenleyen özel bir düzenleme yoksa ancak o zaman genel nitelikli hükümler uygulanabilir, o hususu düzenleyen özel bir düzenleme varken oradaki düzenlemenin dışında kalan hususlar kıyasen de olsa uygulanamaz.

Tüm bu açıklamalar ışığında; yağma suçunun tehdit unsurunun somut olayda oluşmadığı, sanığın eyleminin TCK md.106/1-2.cümlede düzenlenen sair tehdit kapsamında kaldığının anlaşıldığı, sanığın üzerine atılı sair tehdit suçunun uzlaşma kapsamında kaldığı ve CMK'nın 253. maddesinde belirtilen esas ve usûle göre uzlaştırma işlemleri yerine getirildikten sonra sonucuna göre sanığın hukuki durumunun yeniden değerlendirilmesinde zorunluluk bulunması,

Bozmayı gerektirmiş, sanık müdafinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan, hükmün açıklanan nedenlerle tebliğnameye aykırı olarak BOZULMASINA,”

Commentaires


İLETİŞİM

Adres:Adalet Mah. Manas Bulvarı No:39 Folkart Towers B Kule Kat:34 İç Kapı No:3408

Bayraklı/İzmir

Tel: 0 232 400 21 26

Mobil:0 554 501 64 73

E-Posta: av.alaattinferhan@gmail.com

Çalışma Saatlerimiz:

Pazartesi-Cuma 09.00-18.00

Mesajınız için teşekkür ederiz.

Bizi Takip Edin!
  • Facebook
  • Instagram Sosyal Simge
  • LinkedIn Sosyal Simge
© Tüm Hakları Saklıdır.
bottom of page