Ticari İşlerde Borçluluk: Müteselsil Sorumluluk ve Kefaletin Hukuki Boyutları
- Alaattin Ferhan
- 5 Ara 2024
- 4 dakikada okunur

Ticari işlemler, birden fazla kişinin aynı borç için sorumluluk üstlenmesi durumunda özel bir hukuki düzenleme gerektirir. Türk Ticaret Kanunu (TTK) 7. maddesi, ticari işlerde birlikte borç altına giren kişiler için teselsül karinesi olarak adlandırılan müteselsil sorumluluk ilkesini benimsemiştir. Bu düzenleme, ticari borçlarda hem borçluların hem de kefillerin hukuki sorumluluğunu belirler ve alacaklının haklarını güçlendiren bir koruma mekanizması sunar. Bu yazıda, ticari işlerde borçluluğun hukuki esasları, müteselsil borçluluğun sonuçları ve kefaletin etkileri ele alınacaktır.
Teselsül Karinesi ve Müteselsil Sorumluluk
Ticari işlerde teselsül karinesi, birden fazla borçlunun alacaklıya karşı borcun tamamından sorumlu olmasını ifade eder. TTK m. 7/1, ticari bir iş nedeniyle birden fazla kişinin borç altına girmesi halinde, aksi kararlaştırılmadıkça bu kişilerin müteselsil borçlu sayılacağını düzenler.
Kanun hükmü şöyledir:"İki veya daha fazla kişi, içlerinden yalnız biri veya hepsi için ticari niteliği haiz bir iş dolayısıyla, diğer bir kimseye karşı birlikte borç altına girerse, kanunda veya sözleşmede aksi öngörülmemişse müteselsilen sorumlu olurlar."
Bu düzenleme, alacaklının, borcun tamamını borçlulardan herhangi birinden talep edebilmesine olanak tanır ve borçlular arasında iç ilişkide yapılacak paylaşımlar ayrı bir husus olarak ele alınır.
Ticari İşlerde Kefaletin Hukuki Çerçevesi
Kefalet, borçlunun borcunu ödememesi durumunda bir üçüncü kişinin devreye girerek borcun tamamını veya bir kısmını üstlenmesini sağlayan şahsi bir teminattır. TTK m. 7/2, ticari borçlarda kefaletin de müteselsil sorumluluk prensibine tabi olduğunu belirtir. Bu hüküm, borcun yalnızca borçlu ile sınırlı kalmayıp kefilin de borçtan doğrudan sorumlu tutulmasını sağlar.
Kefilin Sorumluluğu:Kefil, borçlunun taahhüdünü yerine getirmemesi halinde alacaklıya karşı borcun tamamından sorumlu olur. Ancak kefilin temerrüt faizi gibi ek yükümlülüklere maruz kalabilmesi için bazı şartların yerine getirilmesi gerekir.
TTK m. 7/1 şu şekilde düzenlenmiştir:"Kefil ve kefillere, taahhüt veya ödemenin yapılmadığı veya yerine getirilmediği ihbar edilmeden temerrüt faizi yürütülemez."
Bu hüküm, kefilin haklarını koruyarak, alacaklının borcun ödenmediğine dair kefile bildirim yapmasını zorunlu kılar.
Müteselsil Borçluluk: Alacaklı ve Borçlular Arasındaki İlişki
Müteselsil borçluluk, alacaklıya, borcun tamamını borçlulardan herhangi birinden talep etme hakkı tanırken, borçluların kendi aralarındaki iç ilişkilerini düzenlemelerine de olanak sağlar.
Borçluların Alacaklıya Karşı Sorumluluğu:
Alacaklı, borçlulardan yalnızca birine başvurarak borcun tamamını tahsil edebilir. Tahsil edilen miktar, diğer borçluların sorumluluklarını etkiler ve iç ilişkide bir paylaşım yapılmasını gerektirir.
Borçlular Arasındaki İç İlişki:
Bir borçlu, borcun tamamını ödedikten sonra diğer borçlulara karşı rücu hakkına sahiptir. Bu hak, borcun ödenen kısmını diğer borçlular arasında paylaştırmayı sağlar.
Ticari Borçlara Kefil Olmanın Riskleri
Bir ticari borca kefil olmak, yalnızca borçlunun taahhüt ettiği borç miktarından değil, borçlunun temerrüde düşmesi durumunda ortaya çıkabilecek faiz ve masraflardan da sorumlu olunmasını gerektirir. Ancak TTK, kefilin haklarını koruyucu hükümler de getirmiştir.
Kefaletin Şartları:
Temerrüt Faizi: Kefilin, temerrüt faizi gibi ek yükümlülüklerle karşılaşmaması için alacaklının borcun ödenmediğini bildirmesi gerekir.
Müteselsil Sorumluluk: Birden fazla kefil olması durumunda, kefiller de birbirlerine karşı müteselsil sorumluluk taşır.
Bu yükümlülükler, ticari işlemlerde kefil olmayı düşünen kişilerin dikkatle değerlendirmesi gereken önemli hukuki sonuçlar doğurur.
Yargıtay Kararları ve Ticari İşlerde Teselsül Karinesi
Yargıtay, ticari işlerde borçluluk ve kefalet konularında birçok içtihat geliştirmiştir. Bu kararlar, hem borçluların hem de kefillerin haklarını ve yükümlülüklerini netleştirir.
Kefaletin Geçerlilik Şartları:
Yargıtay, kefalet sözleşmelerinin yazılı olarak yapılması ve belirli şekil şartlarına uygun olması gerektiğini vurgulamaktadır. Şekil şartlarına uyulmayan kefalet sözleşmeleri geçersiz sayılır.
Müteselsil Sorumluluğun Kapsamı:
Yargıtay kararlarında, müteselsil sorumluluğun yalnızca borcun aslıyla sınırlı olmadığı, temerrüt faizini ve diğer yan yükümlülükleri de kapsadığı belirtilmiştir.
Yargıtay 19. Hukuk Dairesi 2016/2405E. 2016/10936K. 17.06.2016 “6098 sayılı TBK.nın 583/1.maddesine göre, “Kefalet sözleşmesi, yazılı şekilde yapılmadıkça ve kefilin sorumlu olacağı azami miktar ile kefalet tarihi belirtilmedikçe geçerli olmaz. Kefilin sorumlu olduğu azami miktarı, kefalet tarihini ve müteselsil kefil olması durumunda bu sıfatla veya bu anlama gelen herhangi bir ifade ile yükümlülük altına girdiğini, kefalet sözleşmesinde kendi el yazısı ile belirtmesi şarttır”.
Belirtilen yasa hükmünde kefaletin geçerlilik şartları bu şekilde öngörülmüş ise de, 6102 sayılı TTK.nın 7.maddesinde ticari teselsül karinesi düzenlenmiştir. Buna göre, “(1) İki veya daha fazla kişi, içlerinden yalnız biri veya hepsi için ticari niteliği haciz bir iş dolayısıyla, diğer bir kimseye karşı birlikte borç altına girerse, kanunda veya sözleşmede aksi öngörülmemiş ise müteselsilen sorumlu olurlar. Ancak, kefil ve kefillere taahhüt veya ödemenin yapılmadığı veya yerine getirilmediği ihbar edilmeden temerrüt faizi yürütülemez. (2) Ticari borçlara kefalet halinde hem asıl borçlu ile kefil, hem de kefiller arasındaki ilişkilerde de 1.fıkra hükmü geçerli olur”.
Somut olayda davalılar, dava dışı ....ile davacı ....arasındaki ticari ilişkiden kaynaklanan her türlü borçlara 2.500.000 TL.limitle müteselsil kefil olarak kefalet senedini imzalamışlardır. Görüldüğü gibi, kefalet senedinde kefaletin müteselsil kefalet olduğu açıkça belirtildiği gibi, 6102 sayılı TTK.nın 7.maddesinde hükme bağlanan ticari teselsül karinesi karşısında ticari borçlara kefaletin müteselsil kefalet olduğunun kabulü gerekir. Bu itibarla olayımızda “müteselsil kefalet” sözcüklerinin kefillerin el yazısı ile yazılmamış olması, kefaletlerinin müteselsil kefalet olarak yorumlanmaması sonucunu doğurmaz. Kefalete ilişkin diğer geçerlilik koşullarının ise gerçekleşmiş olduğu dosya içeriğinden anlaşılmaktadır. Bu durumda mahkemece davalılar ... ve ...’ın kefaletlerinin de müteselsil kefalet niteliğinde olduğu kabul edilerek deliller bu çerçevede değerlendirilip sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, adı geçenlerin kefaletlerinin niteliğinin yorumlanmasında yanılgıya düşülerek yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir.”
Ticari İşlerde Borç Altına Girmenin Hukuki Sonuçları
Ticari işlerde borçluluk, hem borçlular hem de kefiller açısından ciddi hukuki sonuçlar doğurur. Alacaklıların korunmasını amaçlayan teselsül karinesi, borçlular arasında da bir dayanışma mekanizması oluşturur. Ancak bu mekanizma, borçluların haklarının ihlal edilmesine neden olmamalıdır.
Borçluların Hak ve Yükümlülükleri:
Borçlu, borcun tamamından sorumludur ve diğer borçlularla paylaşım hakkına sahiptir.
Kefiller, borçlunun yerine getirmediği borçtan müteselsil olarak sorumludur.
Sonuç ve Öneriler
Ticari işlerde borç altına giren kişilerin ve kefillerin hak ve yükümlülüklerini dikkatle değerlendirmesi gerekir. TTK m. 7, ticari işlemlerde müteselsil borçluluk ve kefalet düzenlemeleri ile hem alacaklının haklarını güvence altına almakta hem de borçlular arasında denge sağlamaktadır.
Kefaletin veya borçluluğun getirdiği yükümlülükler konusunda dikkatli olmak ve gerekirse hukuki destek almak, ileride ortaya çıkabilecek uyuşmazlıkların önüne geçilmesine yardımcı olacaktır. Teselsül karinesi, ticari ilişkilerde güvenli bir borçlanma ortamı sunarken, borçluların haklarının korunması açısından da önemli bir hukuki çerçeve sunar.
Comments