top of page

Tehdit Suçu Nedir? – Hukuki Tanım ve Kapsam



cebinden bıçak çıkardığı bıçağı göstererek tehdit eden adam

Tehdit suçu, bir kişinin başka bir kişiyi zarar vermekle korkutması ve bu kişi üzerinde baskı oluşturması durumunda işlenen bir suçtur. Türk Ceza Kanunu'nun 106. maddesi kapsamında düzenlenen tehdit suçu, mağdurun yaşam hakkı, vücut bütünlüğü veya mal varlığına yönelik bir zarar tehdidi içerebilir. Bu suç, failin mağdura yönelik ciddi bir zarar verme tehdidi ile gerçekleştirilir ve mağdurun üzerinde korku ve baskı yaratması durumunda cezai yaptırıma tabidir.

Tehdit Suçunun Unsurları Nelerdir? – Suçun Gerçekleşmesi İçin Gerekli Şartlar

Tehdit suçunun oluşabilmesi için belirli unsurların bulunması gerekmektedir:

  1. Failin zarar verme kastı: Failin mağdura yönelik gerçek ve ciddi bir zarar verme kastı bulunmalıdır.

  2. Zarar verme tehdidi: Tehdit, mağdurun yaşamı, sağlığı, özgürlüğü veya mal varlığına yönelik olabilir.

  3. Korku yaratma: Failin tehdidi, mağdur üzerinde korku ve baskı yaratmalıdır.

Bu unsurların bir araya gelmesi, tehdit suçunun oluştuğunu gösterir ve failin cezai sorumluluğunu doğurur.

Tehdit Suçunun Cezası Nedir? – Türk Ceza Kanunu'na Göre Ceza Miktarları

Türk Ceza Kanunu’nun 106. maddesine göre, tehdit suçu işleyen bir kişi, 6 aydan 2 yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. Ancak, suçun nitelikli hallerde işlenmesi durumunda ceza artırılabilir. Örneğin, tehdit bir silahla yapılmışsa veya suç kamu görevlisine karşı işlenmişse ceza daha ağır olabilir. Ayrıca, failin tehdit eylemi organize bir şekilde veya bir grup tarafından gerçekleştirilmişse, ceza artış gösterir. Tehdit suçu, mağdurun şikayeti üzerine yargıya taşınabilir.

Tehdit Suçunda Ağırlaştırıcı Sebepler Nelerdir? – Cezayı Artıran Nitelikli Haller

Tehdit suçunda bazı durumlar, cezayı ağırlaştırıcı nitelikli haller olarak kabul edilir. Türk Ceza Kanunu’nun 106. maddesi, aşağıdaki ağırlaştırıcı sebepleri düzenler:

  • Suçun silah kullanılarak işlenmesi,

  • Suçun birden fazla kişi tarafından işlenmesi,

  • Kamu görevlisine karşı tehdit yapılması,

  • Tehdidin organize bir şekilde yapılması.

Bu nitelikli hallerin varlığı halinde, fail daha ağır bir hapis cezası ile cezalandırılır.

Tehdit ile Hakaret Arasındaki Farklar – Hukuki Ayrımlar ve Yaptırımlar

Tehdit ve hakaret suçları, Türk Ceza Kanunu'nda ayrı ayrı düzenlenmiştir ve birbirlerinden farklı hukuki sonuçlar doğurur. Tehdit suçu, failin mağdura yönelik ciddi bir zarar verme kastı ile gerçekleştirilir ve mağdurun güvenliğini tehdit eden bir unsur taşır. Hakaret suçu ise, failin mağduru küçültücü veya aşağılayıcı sözlerle onurunu zedelemesi durumunda işlenir. Tehdit suçu, mağdurun vücut bütünlüğü veya mal varlığına zarar vermekle ilgilidir; hakaret ise mağdurun kişiliğini hedef alır.

Tehdit Suçunda Mağdurun Şikayetinin Önemi – Şikayetin Ceza Üzerindeki Etkisi

Tehdit suçunun yargıya taşınabilmesi için mağdurun şikayeti gereklidir. Mağdur, tehdit eylemini öğrendikten sonra 6 ay içinde şikayette bulunmalıdır. Bu süre içinde şikayette bulunulmaması durumunda dava açılamaz. Ancak nitelikli tehdit hallerinde, mağdurun şikayeti olmadan da savcılık tarafından resen soruşturma başlatılabilir. Mağdurun şikayeti, cezanın belirlenmesinde önemli bir rol oynar, özellikle basit tehdit suçlarında failin cezai sorumluluğu mağdurun şikayetine bağlıdır.

Sosyal Medya ve Dijital Ortamlarda Tehdit Suçu – Online Ortamda Tehdit ve Hukuki Sonuçlar

Tehdit suçu sadece fiziksel ortamda değil, sosyal medya ve dijital platformlar üzerinden de işlenebilir. İnternet ortamında, mesajlaşma uygulamaları veya sosyal medya platformları üzerinden yapılan tehditler de Türk Ceza Kanunu’nun 106. maddesi kapsamında değerlendirilmektedir. Bu tür tehditler, yazılı mesajlar, e-postalar veya sosyal medya paylaşımları üzerinden gerçekleştirilebilir ve dijital delillerle ispatlanabilir. Dijital tehditler, fiziksel tehditler gibi aynı hukuki sonuçlara tabidir ve failin cezai sorumluluğu doğar.

Tehdit Suçunda Delil ve İspat Yöntemleri – Ceza Davalarında Delil Toplama Süreci

Tehdit suçunda delil toplama süreci, failin mağdura yönelik gerçek ve ciddi bir zarar verme kastı taşıdığını kanıtlamakla ilgilidir. Delil olarak, tehdit içerikli mesajlar, tanık beyanları, kamera kayıtları ve mağdurun anlatımları kullanılır. Özellikle dijital ortamlarda işlenen tehdit suçlarında, mesajlaşmaların ve e-postaların kayıt altına alınması önemli delil niteliği taşır. Mahkeme, delillerin ışığında failin tehdit kastını ve mağdur üzerinde oluşturduğu korkuyu değerlendirerek cezai karara varır.

Tehdit Suçu ile İlgili Yargıtay Kararları

Yargıtay 4. Ceza Dairesi  2016/12913E. 2020/9059K. 07.07.2020 “Mağdur ...'in, sanığın cep telefonundan göndermiş olduğu mesajlarla tehditte bulunduğunu ileri sürmesi ve sanığın, göndermiş olduğu mesajların çıktılarını ibraz etmesi, sanığın, mağdur ...'in ... isimli sosyal medya platformunda paylaştığı fotoğrafların altına yaptığı yoruma karşı yorum yazdığını, mağdurun da yorumlara vermiş olduğu cevaplarda kendisine iftira etmesi nedeniyle mağdura tespit edilen mesajları gönderdiğini kabul etmesi karşısında, mesaj içeriğindeki sözlerin TCK'nın 106/1-1. cümlesinde düzenlenen tehdit suçunu oluşturup oluşturmadığı yeterince değerlendirilip tartışılmadan, " ....ilk mesajdaki 'gebertirim' sözünün de küfür niteliği taşıyan mesajlarla birlikte değerlendirilmesi gereken, herkesin her an söyleyebildiği sıradan sözlerden olduğu açık ve yakın ciddi tehlike taşıma niteliği bulunmadığı " şeklinde yerinde olmayan ve yetersiz gerekçe ile sanığın beraatine karar verilmesi,

2)Bozmaya uyularak yapılan değerlendirme neticesinde, sanığın eylemi gerçekleştirdiğinin ve eylemin TCK'nın 106/1. maddesinin ilk cümlesine uyduğunun kabulü durumunda ise; 02/12/2016 tarihli Resmi Gazete'de yayımlanarak aynı tarihte yürürlüğe giren, 6763 sayılı Kanunun 34. maddesiyle değişik 5271 sayılı CMK'nın 253. maddesi ve maddeye eklenen fıkraya göre, uzlaşma hükümleri yeniden düzenlenmiş ve sanığa isnat edilen TCK'nın 106/1. maddesinin ilk cümlesinde düzenlenen tehdit suçunun uzlaştırma kapsamında bulunduğu anlaşılmış olmakla, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu'nun 2 ve 7. maddeleri de gözetilip, uzlaştırma işlemi uygulanarak sonucuna göre sanığın hukuki durumunun bu kapsamda tekrar değerlendirilip belirlenmesinde zorunluluk bulunması,

Bozmayı gerektirmiş ve o yer Cumhuriyet savcısının temyiz nedenleri yerinde görüldüğünden, HÜKMÜN 5320 sayılı Kanunun 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK'nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA”


Yargıtay 2. Ceza Dairesi  2010/22412E. 2010/27469K. 05.10.2010 “Dosya içeriğine göre, 8-10 kişilik bir gurubun saldırısına uğraması sonucu meydana gelen kavgada kuru sıkı tabancasını çıkartarak gösteren sanığın eyleminin, 765 sayılı TCK’ nın 466/1. maddesinde düzenlenen kavgada korkutmak için silah göstermek suçunu oluşturduğu anlaşılmakla, eyleminin 5237 sayılı TCK’ nın l06. maddesinde düzenlenen tehdit suçunu oluşturup oluşturmayacağı tartışılarak; bu suçu oluşturduğunun kabulü halinde, hakkında meşru müdafaa hükümlerinin uygulanıp uygulanmayacağı da değerlendirilerek, meşru müdafaa şartlarının oluşmadığının belirlenmesi halinde ise, 765 sayılı TCK’nın 466/1. maddesi ile 5237 sayılı TCK’ nın l06. maddesinde öngörülen cezalardan hangisinin lehe olduğu belirlenip lehe olan madde uyarınca ceza tayini, eylemin 5237 sayılı TCK’ nın l06. maddesinde düzenlenen suçu oluşturmadığının kabulü halinde ise sanığın beraatine karar verilmesi gerekirken, açıklanan şekilde değerlendirme yapılmadan yazılı şekilde hüküm kurulması,

Bozmayı gerektirmiş, O Yer C. Savcısının temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün bu sebepten dolayı istem gibi BOZULMASINA,”


Comments


İLETİŞİM

Adres:Adalet Mah. Manas Bulvarı No:39 Folkart Towers B Kule Kat:34 İç Kapı No:3408

Bayraklı/İzmir

Tel: 0 232 400 21 26

Mobil:0 554 501 64 73

E-Posta: av.alaattinferhan@gmail.com

Çalışma Saatlerimiz:

Pazartesi-Cuma 09.00-18.00

Mesajınız için teşekkür ederiz.

Bizi Takip Edin!
  • Facebook
  • Instagram Sosyal Simge
  • LinkedIn Sosyal Simge
© Tüm Hakları Saklıdır.
bottom of page