Ortaklık Sözleşmesi Nedir? – Hukuki Tanım ve Kapsam
- Alaattin Ferhan
- 31 Eki 2024
- 5 dakikada okunur

Ortaklık sözleşmesi, iki veya daha fazla kişinin bir araya gelerek ortak bir amaç doğrultusunda iş yapmak için bir araya geldiği, karşılıklı hak ve sorumluluklarını düzenleyen hukuki bir belgedir. Ortaklar, mal veya hizmet üreterek kâr elde etmeyi ve bu kârı paylaşmayı hedeflerler. Ortaklık sözleşmeleri, hem ticari faaliyetler hem de adi ortaklık gibi hukuki süreçlerde kullanılabilir ve taraflar arasında güvence sağlar.
Ortaklık Sözleşmesi Nasıl Yapılır? – Geçerli Bir Ortaklık Sözleşmesinin Şartları
Geçerli bir ortaklık sözleşmesi yapmak için öncelikle tarafların sözleşmenin şartlarını açık bir şekilde belirlemesi gerekir. Sözleşmede, ortakların katkıları, sorumlulukları, kâr ve zarar paylaşımı gibi önemli noktalar net olarak tanımlanmalıdır. Ayrıca, ortaklığın süresi, sona erdirme koşulları ve fesih şartları da belirtilmelidir. Ortaklık sözleşmesi yazılı olarak yapılmalı ve taraflarca imzalanmalıdır, aksi takdirde hukuki geçerliliği sınırlı olabilir.
Ortaklık Türleri Nelerdir? – Adi Ortaklık, Ticari Ortaklık ve Diğer Ortaklık Türleri
Ortaklık sözleşmeleri, farklı türlerde yapılabilir. Adi ortaklık, tarafların belli bir iş ya da projeyi gerçekleştirmek amacıyla bir araya geldiği ve ortak mal varlığı oluşturmadığı bir ortaklık türüdür. Ticari ortaklıklar ise belirli bir ticari faaliyeti yürütmek amacıyla kurulur ve ticaret siciline tescil edilir. Bu ortaklıklar, sermaye ortaklıkları ve şahıs ortaklıkları olarak ikiye ayrılır. Ayrıca, limited şirket, anonim şirket gibi farklı ticari ortaklık türleri de bulunmaktadır.
Ortaklık Sözleşmesinde Tarafların Hak ve Yükümlülükleri Nelerdir? – Ortakların Sorumlulukları
Ortaklık sözleşmesinde tarafların belirli hak ve yükümlülükleri vardır. Ortaklar, ortaklık faaliyetlerine sermaye, mal veya emekle katkıda bulunurlar ve elde edilen kâr veya zararı paylaşırlar. Her ortağın, sözleşmede belirtilen sorumlulukları yerine getirme yükümlülüğü vardır. Ortaklar, ortaklık adına alınan kararların uygulanmasından ve ortaklığın yönetiminden de sorumlu olabilirler. Ayrıca, sözleşmede belirtilen yükümlülüklere uyulmaması durumunda hukuki yaptırımlar doğabilir.
Ortaklık Sözleşmesinde Kâr ve Zarar Paylaşımı Nasıl Yapılır? – Ortaklar Arasında Kâr Paylaşımı
Ortaklık sözleşmesinde kâr ve zarar paylaşımı, taraflar arasında önceden belirlenen oranlara göre yapılır. Genellikle ortaklar, sermaye katkılarına veya emeklerine göre kâr ve zararı paylaşırlar. Sözleşmede kâr paylaşımı ile ilgili net bir hüküm bulunmaması durumunda, kârın eşit olarak bölüşülmesi öngörülür. Ancak, her ortak zarar paylaşımında da eşit oranda sorumluluk taşır ve sözleşmede aksi kararlaştırılmadığı sürece zarar da ortaklar arasında paylaşılır.
Ortaklık Sözleşmesinde Sözleşmenin Feshi ve Sonuçları – Ortaklığın Feshi Süreci
Ortaklık sözleşmesi, belirli koşullar altında feshedilebilir. Ortaklığın sona ermesi genellikle ortaklar arasında anlaşmazlık, hedeflerin gerçekleşmemesi veya sözleşmede belirtilen sürenin sona ermesi gibi nedenlerle gerçekleşir. Fesih durumunda, ortaklığın mal varlığı ve borçları ortaklar arasında paylaştırılır. Ayrıca, ortaklık süresince elde edilen kâr ve zarar da fesih sonucunda ortaklar arasında bölüşülür. Ortaklık sözleşmesi feshedildiğinde, taraflar arasındaki hukuki ilişki sona erer.
Ticari Ortaklık Sözleşmesi Nedir? – Ticari Hayatta Ortaklık Anlaşmalarının Özellikleri
Ticari ortaklık sözleşmesi, bir ticari işletmeyi yürütmek amacıyla tarafların bir araya gelerek oluşturdukları ortaklıkların hukuki temelini oluşturur. Ticari ortaklıklar, anonim şirket, limited şirket ve komandit şirket gibi farklı yapılar altında oluşturulabilir. Ticari ortaklık sözleşmesinde, sermaye miktarları, yönetim organlarının görevleri ve kâr-zarar paylaşımı gibi ticari hayata dair detaylar belirtilir. Ticari ortaklıklar, ticaret siciline tescil edilmek zorundadır ve ticari faaliyetin yürütülmesinde önemli bir rol oynar.
Ortaklık Sözleşmesi Hangi Durumlarda Feshedilebilir? – Ortaklık Sözleşmesinin Sona Ermesi ve Fesih Şartları
Ortaklık sözleşmesi, taraflarca belirlenen süre dolduğunda, amaçlanan işin tamamlanmasıyla veya taraflardan birinin fesih talebinde bulunmasıyla sona erebilir. Ayrıca, tarafların karşılıklı anlaşması ile de ortaklık feshedilebilir. Eğer ortaklar arasında anlaşmazlıklar çıkarsa veya ortaklık hedeflerine ulaşamazsa, sözleşme erken feshedilebilir. Fesih durumunda, ortakların hak ve sorumlulukları sözleşme hükümlerine göre belirlenir.
Ortakların Sözleşmeden Doğan Sorumlulukları Nelerdir? – Ortakların Hukuki Sorumlulukları
Ortaklık sözleşmesi kapsamında ortaklar, karşılıklı olarak belirlenen sorumlulukları yerine getirmek zorundadırlar. Ortakların, sermaye koyma yükümlülüğü, kararlara katılma hakkı, kâr ve zarar paylaşımı gibi konularda hukuki sorumlulukları vardır. Her ortak, sözleşmede belirtilen yükümlülüklerini yerine getirmediği takdirde, diğer ortakların zararını tazmin etmekle yükümlü olabilir. Ayrıca, ortakların ortaklık adına yapılan işlemlerden doğan borç ve yükümlülüklerden de sorumluluğu vardır.
Ortaklık Sözleşmeleri ile İlgili Yargıtay Kararları – Emsal Yargıtay Kararları ve Yorumlar
Ortaklık sözleşmeleri ile ilgili Yargıtay kararları, taraflar arasında ortaya çıkabilecek uyuşmazlıkların çözümünde yol gösterici olur. Yargıtay, ortaklık sözleşmesinin feshi, kâr-zarar paylaşımı ve ortakların sorumlulukları ile ilgili birçok emsal karar vermiştir. Bu kararlar, ortaklık anlaşmalarının hukuki boyutunu netleştirmekte ve taraflar arasındaki hak ve yükümlülüklerin belirlenmesinde önemli bir rol oynamaktadır.
Yargıtay 3. Hukuk Dairesi 2014/8052 E. 2015/1880 K. 09.02.2015 “Davacı vekili, davalı ile müvekkili arasında 15.03.2013 tarihinde adi ortaklık sözleşmesi imzalandığını, davacının davalının fiili olarak işlettiği ....... Tekstil Giyim Mağazasına % 50 hisse ile ortak olduğunu ve 20.000,00 TL sermaye koyduğunu, sözleşmeye göre söz konusu mağazanın birlikte işletileceğinin ve dükkanın kârının günlük olarak ortaklar arasında paylaştırılacağının kararlaştırıldığını ancak davalının davacıya herhangi bir ödeme yapmadığını, sözleşme şartlarını ihlal ettiğini, sözleşmenin davacı tarafından haklı olarak feshedildiğini ve davalıya ödenen bedelin talep edildiğini, davalının ödeme yapmaması üzerine bu bedelin tahsili amacıyla icra takibi yapıldığını, davalının haksız itirazı üzerine icra takibinin durduğunu ileri sürerek, itirazın iptali ve takibin devamı ile davacı lehine % 20 oranında icra inkar tazminatına hükmedilmesini talep ve dava etmiştir.Davalı vekili, adi ortaklık sözleşmesinin devam ettiğini, fesih şartlarının gerçekleşmediğini, ortaklık sözleşmesi devam ettiği için davacıya herhangi bir ödeme yapılamayacağını belirterek, davanın reddini savunmuştur.Mahkemece, davacı tarafından fesih ihbarnamesinin yapıldığı dönemin hesap sonu beklenmeden yani fesih hüküm doğurmadan mevcut davanın açıldığı, davanın açıldığı tarih itibari ile feshin hüküm doğurmaması nedeni ile taraflar arasındaki adi ortaklık sözleşmesinin halen geçerli olduğu, geçerli olan bir sözleşmeden dolayı da davacının feshe dayanarak talepte bulunamayacağı gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.Uyuşmazlık konusu, belirsiz süreli adi ortaklık sözleşmesinin BK 640. md. belirlenen süreden önce haklı nedenle feshedilebilip feshedilemeyeceğinin sözleşme ile kararlaştırılıp kararlaştırılamayacağına ilişkindir.Somut olayda; taraflar arasında imzalanan 15.03.2013 tarihli Adi Ortaklık Sözleşmesinin bulunduğu, bu sözleşme ile tarafların ........ Tekstil Giyim Mağazasının işletilmesi konusunda anlaştıkları, % 50'şer hisse ile ortak oldukları, sözleşmenin C. maddesinde sözleşmenin süresiz olduğunun belirtildiği, F/2 md. sinde, haklı sebeplerin olması halinde her ortağın 1 ay önceden diğer ortağa yazılı bir bildirimde bulunması şartıyla fesih isteme hakkı olduğunun belirtildiği anlaşılmaktadır.Davacı,.........Noterliğinin 03.06.2013 tarih ve 14881 yevmiye nolu İhtarnamesi ile, sözleşmenin D bölümünün 3. md. si ve E bölümünün 1. md. gereğince tek taraflı olarak fesih hakkını kullandığı ve sözleşmenin D bölümünün 1. md gereğince ödemiş olduğu toplam 22.960, 00 TL ortaklık payını ve ortaklığa mal alımı için borç olarak verdiği 5.000 Doları davalıdan talep etmiştir.Davalı, .......... Noterliğinin 11.06.2013 tarihli ve 15830 nolu cevabi ihtarnamesinde; adi ortaklık sözleşmesinin devam ettiğini, fesih şartlarının gerçekleşmediğini, ortaklık sözleşmesi devam ettiği için herhangi bir ödeme yapamayacağını belirtmiştir.Alanya 2. İcra Müdürlüğünün 2013/4329 esas sayılı icra takibi ile, davacının davalı aleyhine toplam 32.755,69 TL nin tahsili amacıyla 17.06.2013 tarihinde takip başlattığı, davalının borca itiraz ettiği anlaşılmaktadır.TBK'nun 640. maddesi " Ortaklık, belirsiz süre için veya ortaklardan birinin ömrü boyunca sürmek üzere kurulmuşsa, ortaklardan her biri, altı ay önceden fesih bildiriminde bulunabilir.Fesih bildirimi, dürüstlük kurallarına aykırı olarak ve özellikle uygun olmayan bir zamanda yapılamaz. Fesih bildirimi, ancak hesap yılı sonunda hüküm ifade eder.Sözleşmede öngörülmüş olan sürenin bitiminden sonra ortaklık, ortakların örtülü iradesiyle sürdürülürse, belirsiz süreli ortaklığa dönüşür." hükmünü içermektedir.Adi ortaklığın sona erme sebeplerini düzenleyen TBK'nun 639/7. maddesinde ise "Haklı sebeplerin bulunması halinde, her zaman başkaca koşul aranmaksızın, fesih istemi üzerine mahkeme kararıyla" ortaklığın sona ereceği belirtilmiştir.Adi ortaklık sözleşmesinin haklı sebeple feshi için ortaklık süresinin önemi bulunmamaktadır. Haklı sebeple fesih hakkı mutlak ortaksal bir hak olup, bu hakkın ortaklık sözleşmesiyle sınırlandırılması veya tamamen ortadan kaldırılması olanaksızdır. Gerçekten ortaklar arasındaki ilişkinin devam etmesini haklı göstermeyecek bazı durumlar ortaya çıkarsa, bu durumda ortakların ortaklığın feshini mahkemeden istemesi mümkündür. Hatta belirli süreli ortaklıklarda da sözleşmede belirtilen ortaklık süresinin bitmesinden önce haklı sebeple sözleşmenin feshi davası açmak olanaklıdır.Bu nedenle mahkemece, adi ortaklık sözleşmesinin davacı tarafından haklı nedenle feshedilip feshedilmediği hakkında değerlendirme yapılarak hasıl olacak sonuca göre hüküm kurulması gerekirken, yasa hükümlerinin yanılgılı değerlendirilmesi sonucu yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiş olup, bu husus bozmayı gerektirmiştir.”
Comments