Limited Şirketlerde Öncelik, Önalım ve Alım Hakları: Hukuki Çerçeve ve Uygulama Esasları
- Alaattin Ferhan
- 5 Ara 2024
- 5 dakikada okunur

Limited şirketler, ortakların belirli hak ve yükümlülüklerle birbirine bağlı olduğu kurumsal yapılardır. Türk Ticaret Kanunu (TTK), limited şirketlerin yapısını korumak ve ortaklar arası dengeyi sağlamak amacıyla belirli haklar öngörmüştür. Bu haklar arasında öncelik, önalım ve alım hakları öne çıkar. Şirket ortaklarının pay devrine ilişkin haklarının korunması, şirket yapısının sürekliliği ve mevcut ortaklar arasında denge sağlanması açısından kritik öneme sahiptir. Bu yazıda, söz konusu hakların hukuki dayanakları, uygulama esasları ve Yargıtay içtihatları ışığında incelenecektir.
Türk Ticaret Kanunu’nda Öncelik, Önalım ve Alım Hakları
TTK’nın 577. maddesi, limited şirketlerde pay devrine ilişkin hakları düzenler. Bu maddeye göre, şirket sözleşmesinde belirtilmek şartıyla, ortaklara veya şirkete belirli esas sermaye paylarına ilişkin öncelik, önalım, geri alım ve alım hakları tanınabilir. Sözleşmede yer alan bu haklar, bağlayıcı bir nitelik kazanır ve hem ortaklar hem de üçüncü kişiler için geçerli hale gelir.
Bu haklar, özellikle şirket paylarının mevcut ortaklar arasında kalmasını sağlamak ve dışarıdan bir kişinin şirket üzerinde kontrol sağlamasını önlemek amacıyla geliştirilmiştir. Şirket sözleşmesinde açıkça düzenlenen haklar, ticaret siciline tescil edilip ilan edildiğinde üçüncü kişiler tarafından da bilinmekte ve hukuk güvenliğini sağlamaktadır.
Öncelik, Önalım ve Alım Haklarının Tanımı ve Kapsamı
1. Öncelik Hakkı
Öncelik hakkı, esas sermaye payını devretmek isteyen bir ortağın, bu payları öncelikle belirli kişilere (diğer ortaklar veya şirkete) teklif etme zorunluluğunu ifade eder. Bu hak, üçüncü bir kişiye satış yapılmadan önce devrin mevcut ortaklara önerilmesini sağlar. Bu sayede, şirketin mevcut ortaklık yapısı korunmuş olur.
2. Önalım Hakkı
Önalım hakkı, bir ortağın paylarını üçüncü bir kişiye devretmesi durumunda diğer ortaklara veya şirkete, aynı şartlarla bu payları satın alma önceliği tanır. Önalım hakkı, satış işlemi gerçekleştikten sonra devreye girer ve payların üçüncü kişiye devrinin engellenmesine olanak tanır.
3. Alım Hakkı
Alım hakkı, belirli koşullarda bir ortağın paylarını diğer bir ortağa veya şirkete satma yükümlülüğünü ifade eder. Genellikle şirket sözleşmesinde öngörülen bu hak, devredilmek istenen payların belirli kişiler tarafından satın alınmasını sağlar.
Bu Hakların Kullanılmasına İlişkin Yasal Düzenlemeler
TTK’nın 577. maddesi, öncelik, önalım ve alım haklarının şirket sözleşmesinde açıkça düzenlenmesini şart koşar. Bu haklar, ticaret siciline tescil edilip ilan edildiğinde, yalnızca ortaklar arasında değil, aynı zamanda üçüncü kişilere karşı da ileri sürülebilir.
Hakların Ortaksal Niteliği
Öncelik, önalım ve alım hakları, limited şirketlerde ortakların haklarını korumak ve şirket yapısını dengelemek için geliştirilmiş ortaksal nitelikte haklardır. İsviçre hukukunda, bu haklar birer yan edim yükümlülüğü olarak kabul edilir ve şirketin ortaklık yapısını dış müdahalelerden koruma amacı taşır. Türk hukukunda da bu hakların, mevcut ortakların haklarını gözeten koruyucu mekanizmalar olduğu kabul edilmektedir.
Yargıtay Kararları ve Uygulamadaki İlkeler
Yargıtay, öncelik, önalım ve alım haklarının kullanımına ilişkin önemli içtihatlar geliştirmiştir. Bu kararlar, özellikle hakların kötüye kullanılmasını önlemek ve hukuki süreçlerin doğru işletilmesini sağlamak açısından yol göstericidir.
Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 2014/17785E. 2015/3214K. 09.03.2015 “Davacı vekili, müvekkili şirketin davalı şirketteki 300 payını davalı ...'e hisse devir sözleşmesi ile devretmesine rağmen bu pay devrinin şirket pay defterine kaydedilmediği gibi ticaret siciline tescil ve ilan da ettirilmediğini, halen ortak görünmesi nedeniyle müvekkili şirket hakkında 6183 sayılı Yasa uyarınca mali yükümlülük doğduğunu, müvekkili şirketin tescil işleminin yapılması hususunda davalı şirkete yaptığı ihtarın da sonuçsuz kaldığını ileri sürerek, davacının davalı şirketteki 300 hissesini tamamıyla devrettiğinin tespiti ile devir işleminin şirket pay defterine ve ticaret siciline kayıt ve tescilini talep ve dava etmiştir.
Davalılar, davaya cevap vermemişlerdir.
Mahkemece, iddia ve tüm dosya kapsamına göre, 6102 sayılı TTK'nın 595. maddesi ile ortaklar kurulunun hisse devrini kabul etmemesi halinde, devreden ortağa haklı nedenle çıkma hakkının verildiği, bu maddenin, yeni bir madde olması nedeniyle, yasanın konuluş amacı ve gerekçesi bir arada düşünüldüğünde, hisse devrinin, devredilen şirket ortakları açısından kabule zorlanamayacağı, sebepsiz reddedilebileceği gibi, bu açıdan hissesini devreden ortağın da, bu durumda şirketten çıkma hakkının bulunduğu belirlenmek suretiyle, taraflar arasında eşitliğin sağlandığı, yeni Ticaret Kanunu hükümleri uyarınca, şirketi pay devrinin kabulüne zorlayacak şekilde dava açılmasının önüne geçildiği ve iş bu şekildeki davalara izin vermediği açıkça anlaşıldığından davacının payların davalı şirkete devredildiğinin tespitine yönelik talebin yerinde olmadığı, 6100 sayılı HMK'nın, tespit davalarına ilişkin düzenlemeleri açısından bakıldığında dahi, tespit davalarının istisnai davalardan olduğu, maddi bir olayın tek başına tespit davasına konu olmasının mümkün bulunmadığı, eda davası açılabilecek hallerde, tespit davasının açılması mümkün olmadığından hisse devrinin tespitine yönelik talep açısından iş bu davanın açılmasında hukuki yararın da bulunmadığının sabit olduğu, ayrıca, dava dilekçesi ve ekleri incelendiğinde, davalı ... açısından, bu davalının yalnızca hisseyi devralan sıfatında olup, devir sözleşmesinin, şirketin pay defterine işlenmesi, ticaret sicilinde ilan yapılması talepleri açısından, hukuki sıfatının dahi bulunmadığı gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir.
Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir.
1- Dava, limited şirket hisse devrinin pay defterine ve ticaret siciline kayıt ve tescili istemine ilişkin olup mahkemece yazılı gerekçeyle davanın reddine karar verilmiştir.
Davaya konu pay devri 24.09.2012 tarihinde 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu yürürlüğe girdikten sonra yapılmıştır. 6102 sayılı TTK'nın 595. maddesi hükmüne göre, esas sermaye payının devri ve devir borcunu doğuran işlemlerin yazılı şekilde yapılacağı ve tarafların imzalarının noterce onanacağı, ayrıca devir sözleşmesinde, ek ödeme ve yan edim yükümlülükleri; rekabet yasağı ağırlaştırılmış veya tüm ortakları kapsayacak biçimde genişletilmiş ise, bu husus, önerilmeye muhatap olma, önalım, geri alım ve alım hakları ile sözleşme cezasına ilişkin koşulların da belirtileceği, şirket sözleşmesinde aksi öngörülmemişse, esas sermaye payının devri için, ortaklar genel kurulunun onayının şart olduğu ve devrin bu suretle tamamlanacağı hüküm altına alınmıştır. Yine aynı maddenin son fıkrasında, başvurudan itibaren üç ay içinde genel kurul reddetmediği takdirde pay devrine onay vermiş sayılacağı düzenlenmiştir.
Yeni TTK'nın anılan bu yasal düzenlemesi ile şirket paylarının devrini düzenleyen ETTK'nın 520. maddesi hükümlerine göre kapsamlı değişiklikler yapılmış olup maddenin son fıkrasında payını devreden ortağın başvurusundan itibaren üç ay içinde genel kurul reddetmediği takdirde pay devrine onay vermiş sayılacağı hüküm altına alınmıştır. Davacı şirket dava dilekçesinde tüm girişimlerine rağmen davalının pay devrinin tescilini yapmadığını iddia ettiği gibi ihtarname ile de davalı şirkette mevcut 300 payını 24.09.2012 tarihinde noter hisse devir sözleşmesi ile diğer davalı ...'e devrettiğinden davalı şirketle hiçbir bağının kalmadığını bildirdiği anlaşılmıştır. Bu durumda mahkemece, davacının TTK'nın 595/son maddesi uyarınca pay devrine ilişkin olarak davalıya yasanın öngördüğü anlamda bir başvuruda bulunup bulunmadığı, başvuruda bulunmuş ise yasanın öngördüğü üç aylık sürenin geçip geçmediği, geçmiş ise yasanın öngördüğü şartların gerçekleşip gerçekleşmediği değerlendirilmeksizin yazılı şekilde karar tesisi isabetsiz olup bozmayı gerektirmiştir.”
Pay Devri ve Hakların Kötüye Kullanımı
Yargıtay, pay devrinin engellenmesi amacıyla öncelik, önalım veya alım haklarının kötüye kullanılmaması gerektiğini vurgulamıştır. Örneğin, bir ortağın haksız bir şekilde önalım hakkını kullanarak diğer ortakların menfaatlerini ihlal etmesi, kötü niyet olarak değerlendirilebilir ve hukuki yaptırımlara yol açabilir.
Hakların Somut Olaylara Göre Değerlendirilmesi
Yargıtay kararlarında, öncelik, önalım ve alım haklarının somut olayların koşullarına göre değerlendirilmesi gerektiği belirtilmiştir. Bu kapsamda, her durumun kendine özgü koşulları dikkate alınarak karar verilmesi gerektiği vurgulanmıştır.
Uygulamada Dikkat Edilmesi Gerekenler
Limited şirketlerde öncelik, önalım ve alım haklarının etkin bir şekilde kullanılabilmesi için bazı hususlara dikkat edilmelidir:
Şirket Sözleşmesinin Açıklığı: Hakların kapsamı, sınırları ve kullanım şartları şirket sözleşmesinde açıkça belirtilmelidir.
Ticaret Siciline Tescil: Hakların üçüncü kişiler tarafından bilinmesi ve ileri sürülebilmesi için ticaret siciline tescil edilmesi gereklidir.
Hukuki Süreçlerin Doğru İşletilmesi: Hakların kullanımı sırasında ortaya çıkabilecek uyuşmazlıkların önlenmesi için hukuki prosedürler dikkatle izlenmelidir.
Sonuç
Limited şirketlerde öncelik, önalım ve alım hakları, şirket yapısının korunması ve ortaklar arasındaki dengenin sağlanması için önemli hukuki mekanizmalardır. TTK’nın öngördüğü düzenlemeler ve Yargıtay içtihatları, bu hakların hukuki süreçlerde nasıl uygulanması gerektiği konusunda yol göstericidir.
Bu hakların doğru bir şekilde düzenlenmesi ve kullanılması, şirket ortaklarının menfaatlerini koruyacak ve hukuki ihtilafları en aza indirecektir. Hem ortakların hem de şirketin çıkarlarını korumak adına, bu hakların şirket sözleşmesinde net bir şekilde düzenlenmesi ve tarafların yasal yükümlülüklerini yerine getirmesi büyük önem taşır. Uzman bir hukukçunun desteğiyle sürecin yürütülmesi, hem hukuki güvenliği artıracak hem de olası riskleri ortadan kaldıracaktır.
Comments