İş Sözleşmesinin Devri ve Müteselsil Sorumluluk Nedir?
- Alaattin Ferhan
- 4 Kas 2024
- 3 dakikada okunur

İş dünyasında işletmelerin yapısal değişiklikleri, satın alımlar, birleşmeler ya da iş gücü planlaması gibi nedenlerle işçilerin çalıştıkları işverenin değişmesi sıkça karşılaşılan bir durumdur. Bu gibi durumlarda, iş sözleşmesinin devri devreye girer. İş sözleşmesinin devri, işçilerin mevcut iş yerlerinde çalışmaya devam etmesini sağlarken, işverenin değişmesini ifade eder. Peki, iş sözleşmesi devri sırasında işçinin hakları nasıl korunur? İşte burada devreden ve devralan işverenin müteselsil sorumluluğu devreye girer.
İş Sözleşmesinin Devri Nedir?
İş sözleşmesinin devri, iş yerindeki işverenin değişmesiyle birlikte, işçinin mevcut iş koşullarıyla yeni işverene devredilmesi anlamına gelir. Bu devir işlemi, işçinin onayıyla gerçekleşir ve işçiye, aynı işte çalışmaya devam etme imkânı sunar. Ancak işveren değişikliğine rağmen, işçinin hakları ve alacakları korunmalıdır. Bu noktada, devreden işverenin işçilik haklarından sorumlu olup olmayacağı kritik bir sorudur.
Müteselsil Sorumluluk Nedir?
Müteselsil sorumluluk, bir borç ilişkisinde birden fazla tarafın borcun tamamından sorumlu tutulması anlamına gelir. İş sözleşmesi devrinde de devreden ve devralan işverenlerin müteselsil sorumlu tutulması, işçinin haklarının korunması açısından büyük önem taşır. Müteselsil sorumluluk sayesinde, işçi hem devreden hem de devralan işverenden işçilik alacaklarını talep edebilir.
İş Sözleşmesi Devrinde Müteselsil Sorumluluğun Önemi
İş sözleşmesinin devri sırasında işçinin maaş, kıdem tazminatı, yıllık izin gibi hakları doğabilir. Bu durumda, işçinin haklarını güvence altına almak için devreden işverenin, devralan işverenle birlikte sorumlu tutulması gereklidir. Böylece işçi, devreden işverenin mali durumu veya devralan işverenin sorumluluktan kaçınması gibi durumlarla karşılaşmaz. Müteselsil sorumluluk, işçinin haklarını her iki işveren nezdinde koruma altına alır.
Yargı Kararları ve Uygulamalar
Türk hukukunda müteselsil sorumluluk, işverenlerin işçiye karşı sorumluluğunu güvence altına almak için önemli bir araçtır. Yargıtay'ın birçok kararında, iş sözleşmesi devrinde işçinin alacaklarının korunması için devreden ve devralan işverenlerin birlikte sorumlu tutulması gerektiği vurgulanmıştır. Bu, işçi haklarının eksiksiz bir şekilde yerine getirilmesini sağlar ve işverenler arası iş devrinde oluşabilecek hak kayıplarını önler.
Yargıtay 22. Hukuk Dairesi 2013/33293E. 2013/25603K. 19.11.2013 “Taraflar arasındaki temel uyuşmazlık, davalının ... sözleşmesinin davalı şirketçe feshedilip feshedilmediği, ... yeri devri bulunup bulunmadığı, işyeri devrinin ... ilişkisine ve işçilik haklarına etkileri noktalarında toplanmaktadır.
İşyeri devrinin esasları ve sonuçları 4857 sayılı ... Kanunu'nun 6. maddesinde düzenlenmiştir. Sözü edilen hükümde, işyerinin veya bir bölümünün devrinde devir tarihinde mevcut olan ... sözleşmelerinin bütün hak ve borçlarıyla devralan işverene geçeceği öngörülmüştür. İşyeri devrinin temel ölçütü, ekonomik birliğin kimliğinin korunmasıdır. Avrupa Adalet Divanı kararlarına göre, maddi ve maddi olmayan unsurların devredilip devredilmediği ve devir anındaki değeri, işgücünün devri, müşteri çevresinin devri, işyerinde devirden önce ve sonra yürütülen faaliyetlerin benzerlik derecesi, işyerinde faaliyete ara verilmişse bunun süresi, işyeri devrinin kriterleri arasında kabul edilmektedir.
Maddi ve maddi olmayan unsurların devri söz konusu olmaksızın da işgücünün önem taşıdığı sektörlerde ekonomik birliğin önemli unsurunu olan işçilerin devri de, işyeri devri olarak kabul edilmelidir.
Devirden sonra işyerindeki ekonomik birliğin kimliğini koruyup korumadığının saptanabilmesi için, yürütülen faaliyetin devirden sonra yeni işveren tarafından aynı veya özdeş biçimde sürdürülmesi ölçütü yanında, işyerinin taşınmaz ve taşınır malları ile maddî olmayan varlıkların, işyerinde çalışan işçilerin sayı ve uzmanlık bakımından çoğunluğunun, bunun yanı sıra müşteri çevresinin devredilip devredilmediği, devir öncesi ve sonrasındaki faaliyetler arasında benzerlik olup olmadığı, devir sebebiyle işyerinde faaliyet askıya alınmışsa askı süresi gibi koşullar da göz önünde tutulmalıdır.
4857 sayılı Kanun'un 6. maddesinde yazılı olan “hukuki işleme dayalı” ifadesi geniş şekilde değerlendirilmeli, yazılı, sözlü ve hatta zımni bir anlaşma da yeterli görülmelidir.
İşyeri devri fesih niteliğinde olmadığından, devir sebebiyle feshe bağlı hakların istenmesi mümkün olmaz. Aynı şekilde işyeri devri kural olarak işçiye haklı fesih imkanı vermez.
Bu açıklamalar ışığında, ... hukukunda işyeri devrinin işçilik alacaklarına etkileri üzerinde ayrıca durulmalıdır. İşyeri devri halinde kıdem tazminatı bakımından devreden işveren kendi dönemi ve devir tarihindeki son ücreti ile sınırlı olmak üzere sorumludur. 1475 sayılı Kanunun 14. maddesinin ikinci fıkrasında, devreden işverenin sorumluluğu bakımından bir süre öngörülmediğinden, 4857 sayılı Kanun'un 6. maddesinde sözü edilen devreden işveren için öngörülen iki yıllık süre sınırlaması, kıdem tazminatı bakımından söz konusu olmaz. O halde kıdem tazminatı işyeri devri öncesi ve sonrasında geçen sürenin tamamı için hesaplanmalı, ancak devreden işveren veya işverenler bakımından kendi dönemleri ve devir tarihindeki ücret ile sınırlı sorumluluk belirlenmelidir.
Feshe bağlı diğer haklar olan ihbar tazminatı ve kullanılmayan izin ücretlerinden son işveren sorumlu olup, devreden işverenin bu işçilik alacaklarından herhangi bir sorumluluğu bulunmamaktadır.
İşyerinin devredildiği tarihe kadar doğmuş bulunan ücret, fazla çalışma, hafta tatili çalışması, bayram ve genel tatil ücretlerinden 4857 sayılı Kanunun 6. maddesi uyarınca devreden işveren ile devralan işveren müştereken müteselsilen sorumlu olup, devreden açısından bu süre devir tarihinden itibaren iki yıl süreyle sınırlıdır. Devir tarihinden sonraki çalışmalar sebebiyle doğan sözü edilen işçilik alacakları sebebiyle devreden işverenin sorumluluğunun olmadığı açıktır. Bu bakımdan devirden sonraya ait ücret, fazla çalışma, hafta tatili çalışması, bayram ve genel tatil ücreti gibi işçilik alacaklarından devralan işveren tek başına sorumlu olacaktır.”
Sonuç
İş sözleşmesinin devri, iş dünyasında işveren değişikliklerinde yaygın bir uygulamadır. Bu süreçte işçilerin haklarının korunması için devreden ve devralan işverenin müteselsil sorumluluğu büyük önem taşır. Müteselsil sorumluluk, işçinin haklarını güvence altına alarak, alacaklarını her iki işverenden de talep edebilmesine olanak tanır. İşverenler, bu sorumluluğun farkında olarak hareket etmeli ve işçilerinin haklarını koruyacak tedbirleri almalıdır.
Comments