Boşanma Davalarında TMK Madde 169 Kapsamında Geçici Önlemler: Eşler ve Çocuklar İçin Hukuki Koruma
- Alaattin Ferhan
- 5 Ara 2024
- 4 dakikada okunur

Boşanma davaları, yalnızca evlilik birliğinin sona erdirilmesiyle sınırlı olmayan, tarafların ve çocukların ekonomik, sosyal ve psikolojik yaşamlarını etkileyen karmaşık süreçlerdir. Türk Medeni Kanunu’nun (TMK) 169. maddesi, bu süreçte tarafların haklarının ve çıkarlarının korunması için gerekli olan geçici önlemleri düzenler. Bu hüküm, boşanma davası sonuçlanana kadar tarafların barınma, geçim ve çocukların bakım gibi temel ihtiyaçlarının karşılanmasını amaçlar. Bu yazıda, TMK Madde 169 kapsamında alınan geçici önlemlerin hukuki dayanakları, kapsamı ve uygulama esasları ele alınacaktır.
TMK Madde 169 ve Geçici Hukuki Korumanın Dayanağı
Türk Medeni Kanunu’nun 169. maddesi, boşanma veya ayrılık davası açıldığında hâkimin taraflar ve çocuklar için gerekli gördüğü önlemleri re’sen almasını öngörür. Madde şu şekilde düzenlenmiştir:"Boşanma veya ayrılık davası açılınca hâkim, davanın devamı süresince gerekli olan, özellikle eşlerin barınmasına, geçimine, eşlerin mallarının yönetimine ve çocukların bakım ve korunmasına ilişkin geçici önlemleri re’sen alır."
Bu hüküm, hâkime geniş bir takdir yetkisi tanımakta ve boşanma sürecinde tarafların haklarının korunmasını sağlamaktadır. Geçici önlemler, davanın tarafları arasındaki eşitliği ve çocukların yüksek yararını korumayı hedefler.
Geçici Önlemlerin Amaçları ve Önemi
Geçici önlemler, boşanma davası süresince tarafların ekonomik ve sosyal durumlarının kötüleşmesini önlemek için alınır. Mahkeme, tarafların mali durumlarını, sosyal koşullarını ve çocukların ihtiyaçlarını değerlendirerek bu önlemleri uygular.
Amaçlar:
Eşlerin ekonomik mağduriyetini önlemek.
Çocukların düzenli bir yaşam sürmesini sağlamak.
Tarafların malvarlığını korumak ve tasarruf yetkilerini denetlemek.
Geçici Önlemlerin Kapsamı
TMK Madde 169 kapsamında alınabilecek önlemler, eşlerin barınma hakkından çocukların bakımına kadar geniş bir alanı kapsar. Bu önlemler şu şekilde sınıflandırılabilir:
1. Eşlerin Ayrı Yaşama Hakkı ve Barınma Düzenlemeleri
Boşanma davası açıldığında taraflar ayrı yaşamaya başlama hakkına sahiptir. Mahkeme, eşlerin barınma ihtiyaçlarını karşılamak için gerekli düzenlemeleri yapar. Bu kapsamda:
Aile konutunun kimin kullanımında kalacağına karar verilir.
Çocukların mevcut yaşam standartlarının korunması için aile konutu tahsisi yapılabilir.
Mahkeme, aile konutunun tahsisi sırasında çocukların düzenli bir yaşam sürmesini ve tarafların mali durumlarını dikkate alır.
2. Tedbir Nafakası
Tedbir nafakası, boşanma davası süresince eşlerden birinin veya çocukların ekonomik olarak desteklenmesi için ödenen geçici bir nafaka türüdür.
Tedbir Nafakası Şartları:
Nafaka miktarı, tarafların mali durumlarına ve çocukların ihtiyaçlarına göre belirlenir.
Hâkim, bu nafakayı re’sen veya tarafların talebi üzerine kararlaştırabilir.
Tedbir nafakası, çocukların bakım, eğitim ve sağlık giderlerini karşılamak amacıyla düzenlenir ve dava sonuçlanana kadar geçerlidir.
3. Çocukların Bakımı ve Korunması
TMK 169, çocukların üstün yararını gözeterek onların bakım ve korunmasına yönelik önlemlerin alınmasını sağlar. Mahkeme, çocukların velayetini geçici olarak bir ebeveyne verirken, diğer ebeveynle kişisel ilişki kurulmasını düzenler.
Geçici Velayet:
Velayet geçici olarak bir tarafa verilir.
Çocukların eğitim, sağlık ve sosyal yaşamları dikkate alınır.
4. Malvarlığına İlişkin Tedbirler
Boşanma sürecinde tarafların malvarlıkları üzerindeki tasarruf yetkileri sınırlandırılabilir. Bu tür tedbirler, mal kaçırma girişimlerini önlemek ve tarafların haklarını korumak için alınır.
Tasarruf Yetkisi Kısıtlamaları:
Tarafların malvarlıkları üzerindeki büyük harcamalar veya satışlar durdurulabilir.
Ortak malvarlığının korunması için geçici önlemler alınır.
Bu önlemler, boşanma sürecinde tarafların haksız kazanç sağlamasını ve mevcut malvarlığının zarar görmesini engeller.
Yargıtay Kararları ve Geçici Önlemlerin Uygulanması
Yargıtay, TMK Madde 169 kapsamında alınan geçici önlemlerin çocuğun üstün yararını ve tarafların eşitliğini sağlamaya yönelik olması gerektiğini vurgulamaktadır.
Yargıtay’ın Öne Çıkardığı İlkeler:
Geçici önlemler, tarafların mali durumlarını ve çocukların çıkarlarını göz önünde bulundurmalıdır.
Aile konutu tahsisinde çocukların düzenli bir yaşam sürmesi öncelikli olmalıdır.
Malvarlığı üzerindeki tasarruf yetkisi kısıtlamaları, tarafların haklarını koruma amacı taşımalıdır.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu2017/1578E. 2018/791K. 18.04.2018 “Direnme yoluyla Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık, somut olayda davalı kadın yararına TMK'nın 169. maddesi uyarınca tedbir nafakasına hükmedilmesinin gerekip gerekmediği noktasında toplanmaktadır
4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun (TMK) “Geçici önlemler” başlıklı 169. maddesi:
“Boşanma veya ayrılık davası açılınca hâkim, davanın devamı süresince gerekli olan, özellikle eşlerin barınmasına, geçimine, eşlerin mallarının yönetimine ve çocukların bakım ve korunmasına ilişkin geçici önlemleri re'sen alır.”
hükmünü içermektedir.
Bu madde, yasal gerekçesinde de işaret olunduğu üzere, yürürlükten kaldırılan 743 sayılı Medeni Kanunu’nun 137. maddesinin sadeleştirilmiş şekli olup, mahiyeti itibariyle herhangi bir değişikliğe uğramamıştır. Böylece, öteden beri uygulanagelen bu hükme göre hâkimin, bu konuda bir talebin varlığını aramaksızın, davanın devamı süresince gerekli olan, özellikle eşlerin barınmasına, geçimine, mallarının yönetimine ilişkin geçici önlemleri resen alması gerekir.
Bu geçici önlemlerden birisi de tedbir nafakasıdır.
Tedbir nafakası, talebe bağlı olmaksızın (resen) takdir edilir ve geçici bir önlem olarak davanın başından itibaren karar kesinleşene kadar hüküm altına alınır.
Dolayısıyla tedbir nafakası takdirine ilişkin kararın, davanın açıldığı tarih itibariyle tarafların ekonomik ve sosyal durumlarına ilişkin araştırma sonuçlarının dosyaya gelişini takiben hemen verilmesi gerekir.
Boşanma ve ayrılık davalarında, tarafların kusur durumu hiçbir şekilde tedbir nafakasının takdirine etkili bir unsur değildir. Kusurlu eş yararına dahi, bu tedbirlerin alınması mümkündür. Yine, her iki tarafın da gelirinin bulunması tedbir nafakası verilmesini engelleyici bir hâl değildir. Ancak eşlerin ekonomik güçlerinin birbirine yakın olması durumu söz konusu ise bu durumda geçici tedbir nafakası verme zorunluluğunun ortadan kalkacağı söylenebilir.
Ayrıca belirtilmelidir ki, Yargıtay içtihatları ile bir başkası ile evlilik dışı birliktelik yaşayan eşe tedbir nafakası verilmeyeceği hususu benimsenmiştir.
TMK'nın 169. maddesi uyarınca takdir edilen tedbir nafakası, açılan boşanma davası kapsamında alınan geçici nitelikteki bir önlem olarak hâkim tarafından yargılama sırasında kaldırılmadığı takdirde boşanma davasında verilen kararın kesinleşmesi ile sona erer.
Yukarıda açıklanan ilkeler kapsamında somut olay değerlendirildiğinde, tarafların 16.06.2007 tarihinde evlendikleri, kısa bir süre birlikte yaşadıktan sonra çeşitli sebeplerle ayrı yaşamaya başladıkları anlaşılmaktadır. Mahkemece açılan davada tarafların ayrı yaşama sırasında birbirlerine kinayeli sözler söyledikleri, davalının davacının annesinin evine başka bir erkekle birlikte giderek davacı aleyhinde aşağılayıcı ve hakaret içeren sözler söylediği, davalının bu kusurlu davranışları sonucu evlilik birliğinin sarsıldığı gerekçesiyle tarafların boşanmalarına karar verilmiştir. Davalı kadının temyizi üzerine Özel Dairece yapılan incelemede mahkemenin boşanma ve kusur belirlemesine ilişkin gerekçesi onanmak suretiyle kesinleşmiş, karar sadece "tedbir nafakasına" ilişkin olarak bozulmuştur. Ancak mahkeme gerekçesinde belirtildiğinin aksine davalı kadının evden ayrılmış olması veyahut gelirinin bulunması hususları tedbir nafakası verilmesine engel olmadığı gibi davalının başka bir erkekle evlilik dışı birliktelik yaşadığı hususu da kanıtlanmamıştır.
Hâl böyle olunca tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dosyadaki tutanak ve kanıtlara, bozma kararında açıklanan gerektirici nedenlere göre, Hukuk Genel Kurulunca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulmak gerekirken, önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır.”
Sonuç ve Değerlendirme
Türk Medeni Kanunu’nun 169. maddesi, boşanma sürecinde tarafların haklarını ve çocukların çıkarlarını korumak için etkili bir araç sunar. Geçici önlemler, boşanma sürecindeki belirsizlikleri en aza indirirken tarafların mağduriyetini önler. Mahkemelerin bu önlemleri belirlerken tarafların mali durumunu, sosyal koşullarını ve çocukların ihtiyaçlarını dikkatle değerlendirmesi büyük önem taşır.
Boşanma sürecinde hukuki destek almak, hem tarafların hem de çocukların haklarının korunmasını sağlamak açısından önemlidir. TMK Madde 169’un sağladığı geniş takdir yetkisi, adil ve sürdürülebilir çözümler sunmak için doğru bir şekilde uygulanmalıdır.
Comments