Anlaşmalı Boşanma Davası Sonrasında Nafaka ve Tazminat Talepleri: Yargıtay Kararları ve Hukuki Çerçeve
- Alaattin Ferhan
- 5 Ara 2024
- 3 dakikada okunur

Anlaşmalı boşanma, tarafların evlilik birliğini sona erdirme sürecinde uzlaşarak mali ve çocuklarla ilgili meseleleri düzenlediği bir boşanma türüdür. Türk Medeni Kanunu’nun 166. maddesinin üçüncü fıkrası, anlaşmalı boşanma sürecinin temelini oluşturur. Ancak anlaşmalı boşanma sırasında düzenlenen protokol, boşanmanın tüm sonuçlarını kapsamayabilir. Bu durum, boşanma sonrasında nafaka veya tazminat taleplerinin gündeme gelmesine yol açabilir. Yargıtay içtihatları, bu tür taleplerin hukuki geçerliliği ve uygulama esasları konusunda önemli rehberlik sunar. Bu yazıda, anlaşmalı boşanma sonrası nafaka ve tazminat taleplerinin detayları, hukuki dayanakları ve Yargıtay kararları ışığında değerlendirilmiştir.
Anlaşmalı Boşanma Nedir ve Şartları Nelerdir?
Anlaşmalı boşanma, eşlerin en az bir yıl süren evliliklerini birlikte başvuru yaparak veya bir tarafın diğerinin talebini kabul etmesiyle sona erdirdiği bir hukuki süreçtir. Bu süreçte taraflar, boşanmanın mali sonuçları ve varsa çocukların velayeti gibi hususlarda anlaşmaya varır.
Türk Medeni Kanunu Madde 166/3 şu şekilde düzenlenmiştir:"Evlilik en az bir yıl sürmüş ise, eşlerin birlikte başvurması veya bir eşin diğerinin davasını kabul etmesi hâlinde evlilik birliği temelinden sarsılmış sayılır. Bu hâlde boşanma kararı verilebilmesi için hâkimin, tarafları bizzat dinleyerek iradelerinin serbestçe açıklandığına kanaat getirmesi ve boşanmanın mali sonuçları ile çocukların durumu hususunda taraflarca kabul edilecek bir düzenlemeyi onaylaması gerekir."
Bu hüküm, tarafların anlaşarak boşanabilmesi için protokol hazırlamasını zorunlu kılar. Ancak protokolde yer almayan nafaka veya tazminat gibi konular, daha sonra hukuki ihtilaflara yol açabilir.
Anlaşmalı Boşanma Davası Sonrasında Nafaka Talepleri
Nafaka, boşanma sonrası taraflardan birinin diğerine veya çocuğun ihtiyaçlarını karşılamak üzere ödediği maddi destek anlamına gelir. Türk Medeni Kanunu, yoksulluk nafakası ve iştirak nafakası olmak üzere iki temel nafaka türü düzenlemiştir.
1. Yoksulluk Nafakası (TMK Madde 175)
Yoksulluk nafakası, boşanma nedeniyle yoksulluğa düşecek olan eşe bağlanan bir nafaka türüdür. Kanuna göre, bu nafaka sadece daha ağır kusurlu olmayan eşe ödenebilir. Yargıtay, anlaşmalı boşanma protokolünde açıkça belirtilmeyen yoksulluk nafakası taleplerinin, dava sonrasında ileri sürülemeyeceği yönünde kararlar vermiştir.
Türk Medeni Kanunu Madde 175:"Boşanma yüzünden yoksulluğa düşecek taraf, kusuru daha ağır olmamak koşuluyla, geçimi için diğer taraftan mali gücü oranında süresiz olarak nafaka isteyebilir."
Yargıtay, yoksulluk nafakasının protokolde açıkça düzenlenmesinin önemini vurgulamaktadır. Aksi takdirde nafaka hakkı kaybedilebilir.
2. İştirak Nafakası (TMK Madde 182)
İştirak nafakası, çocuğun velayeti kendisine verilmeyen eşin, çocuğun bakım ve eğitim masraflarını karşılamak üzere ödediği nafaka türüdür. Yargıtay’a göre, iştirak nafakası kamu düzenine ilişkin bir konu olduğundan hâkim, bu nafakayı talep edilmese bile resen hükmedebilir.
Türk Medeni Kanunu Madde 182:"Velâyetin kullanılması kendisine verilmeyen eşin çocuk ile kişisel ilişkisinin düzenlenmesinde, çocuğun özellikle sağlık, eğitim ve ahlâk bakımından yararları esas tutulur. Bu eş, çocuğun bakım ve eğitim giderlerine gücü oranında katılmak zorundadır.
Bu nedenle iştirak nafakasına ilişkin taleplerin protokolde düzenlenmemesi, bu hakkın kaybına yol açmaz.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 2012/836E. 2013/306K. 06.03.2013 “Hukuk Genel Kurulu'nun çoğunluğunca, tarafların boşanma sırasında nihai olarak anlaştıklarını bildirdikleri ve nafaka isteğinden feragat edildiği, davacının bu beyanında açıkça yoksulluk nafakasından sözedilmemiş ise de kendisini bağlayacağı, anlaşmalı boşanmanın kesinleşmesi ile istenebilecek tek nafakanın çocuklar için iştirak nafakası olduğu, somut olayda, davacının boşanma yüzünden yoksulluğa düştüğünden bahisle nafaka isteyemeyeceği, yerel mahkeme kararının usul ve yasaya uygun olduğu benimsenmiş ve bu nedenle direnme kararının onanması gerekmiştir.”
Tazminat Talepleri ve Hukuki Dayanakları
Anlaşmalı boşanma davalarında tarafların maddi ve manevi tazminat talepleri de gündeme gelebilir. Ancak Yargıtay, tazminat taleplerinin boşanma davası sırasında yapılması gerektiğini ve boşanma kararı kesinleştikten sonra bu tür taleplerin ileri sürülemeyeceğini açıkça belirtmiştir.
1. Maddi Tazminat (TMK Madde 174/1)
Maddi tazminat, boşanma nedeniyle mevcut veya beklenen menfaatleri zedelenen tarafın talep edebileceği bir tazminat türüdür. Anlaşmalı boşanmada, maddi tazminat talebinin protokolde açıkça belirtilmesi gerekir.
Türk Medeni Kanunu Madde 174/1:"Mevcut veya beklenen menfaatleri boşanma yüzünden zedelenen kusursuz veya daha az kusurlu eş, kusurlu taraftan uygun bir maddi tazminat isteyebilir."
2. Manevi Tazminat (TMK Madde 174/2)
Manevi tazminat, boşanmaya sebep olan olaylar nedeniyle kişilik hakları zedelenen tarafın talep edebileceği bir tazminat türüdür. Yargıtay, manevi tazminat taleplerinin de boşanma davası sırasında yapılması gerektiğini ve bu taleplerin daha sonra ileri sürülemeyeceğini hükme bağlamıştır.
Türk Medeni Kanunu Madde 174/2: "Boşanmaya sebep olan olaylar yüzünden kişilik hakkı saldırıya uğrayan taraf, kusurlu olan diğer taraftan manevî tazminat olarak uygun miktarda bir para ödenmesini isteyebilir"
Sonuç
Anlaşmalı boşanma davalarında nafaka ve tazminat taleplerinin doğru bir şekilde düzenlenmesi, tarafların hak kaybına uğramaması açısından büyük önem taşır. Protokol, nafaka ve tazminat taleplerini açıkça içermeli, tarafların iradesine uygun şekilde hazırlanmalıdır. Yargıtay kararları, bu tür taleplerin değerlendirilmesi ve uygulama esasları konusunda yol gösterici bir rehber niteliğindedir. Boşanma sonrası hak kaybının önlenmesi için tarafların hukuki destek alması önerilir. Bu süreçte protokolün doğru hazırlanması, tüm tarafların menfaatlerini koruyarak adil bir sonuç elde edilmesini sağlar.
Comments